قضاء وقدر
Dişlerimi kırarcasına sıktım günlerce
İnsan kendine göçemiyor Züleyha
Bozkırın sarı okyanusunda
Kanlı suları geçerek geldim sana
Bir nisan sabahı gözlerimi sensizliğe açtığımda
İpotek edilmiş düşlerin gergefinde
Yıkıldı köhne duvarlar
Alazlanmış bozkırın güz yangınlarında
Kulağıma okunurken sâla sesi
Ağladım
Bir daha durulmadı gözlerim
Öldürdüm sensizlik nöbetlerinde aklımı
Yitirdim son savaşı Züleyha
Uçurum gülleri açtı bağrım
Dikenli t’ellerle örüldün ellerime
Çizildi sınırlar göz hatlarıma
Sığmadım ki Züleyha sevdanın kovuğuna
Öl dedin öldüm
Y a ş a y a r a k
İlkin kendimden düştüm, kırılarak
Sonra sevginden
Aşkından
Nefessiz kalışlarımın lanetiydi
Zayıflığıma içlenen babamın hırçın sesi
Nemli bir haykırış yudumladım gözlerinde
Çünkü çürütüldü soyum çoluk çocuk denmeden
Ç’ağladım bende bir hayli zaman
Başımı gömüp avuçlarıma
Dinledim rüzgarı
Kırmızı akan nehri
Mavi ağlayan göğü
Sesimin buharında kuşku
Ensemde iblis soluğu ifrit
Soy beni kendine Züleyha
Yaralarıma sus basma
Kırgın cümlelerimin lisanı ol
Ve beni kendine yaz İbranice
Ben sensizken yaşamadım Züleyha