Rücû

67 0

Gelmiş geçmiş tüm dönüşlerin
Hep sabıkası oldu sözlüklerimde.
Yolunu yönünü şaşırmış sandım hep dönenleri.
Böyle biraz da gurursuz, biraz köle…
Asaletine gölge düşüyordu geri dönenin sanki.
O yüzden “dön-” ile başlayan kelimeler
Hep silikti defterlerimde.
Gerekirse, doğrusu uğruna yüz yıl çarpışabilmeli insan.
Uçurumun kenarına dahi çıksa varacağı liman,
Dörtnala sürmeli içindeki kısrağı derdim eskiden.
Sözümü geri alıyorum: eve dön!
Bak şimdi yunup yıkandı sanki
“Eve dön!” derken dönmelerin cümlesi.
Güzellemeler bile yaptım inanamazsın
Yaktım bak, dönmeyi yanlış bellediğim sözlükleri.
Göz göze geldim ölümle bugün.
Seni sordu bana.
Hiç der miyim?
Zihnimde yuva yapmasına izin vermediğim kuşlar
Başımın üstünde
Ellerimi yumruk yaptım yalvarırcasına
Sessiz bir lütfen taşıyorum cebimde
Eve dön!
Hem de oyalanmadan yollarda.
Çabuk eve dön.
Oyunun en tatlı yerinde eve çağıran anne gibi değil
Yahya Kemal’in Ankara’dan İstanbul’a dönüşü gibi demiyorum
İşten eve döner gibi de değil
Sana kavuşmaktan çok
Kendine kavuşman için bekliyorum seni
Eve dön.
“Hayatta kal!” der gibi, yüreğim ağzımda
EVE DÖN DİYORUM.
Bir başkasının yerine imza atabilir
Ya da senin yerine herhangi birini yaşıyor gösterebilirsin
Bu çağda.
“Senin yerine ölecek birini bulursan yaşarsın.” diyor Apollo
Ama hiç kimse başka birinin yerine ölmek istemiyor anlasana!
Eve dön.
Can atıyor herkes yaşamaya
Ateş çemberinin içinden geçmek,
Aslanın ağzından ekmeği almak da ne ki
Eve sağ salim dönebilmenin yanında.
Eve dön.
Kralın tacını da
Dilencinin çuvalını alıp gidiyor bu hırsız
Kol geziyor her mahalle arasında.
Kendine yabancı olunca
Adresini bulamaz kaybolursun.
Saçını annen gibi okşamaz çıkmaz sokaklar
Geri dön.
Yurdundan ayrı düşenin kalbi ağrır,
Kalbi tespih taneleri gibi ortalığa dağılır.
Sonra topla, toplayamazsın
Dinle beni, eve dön!
Fatih mi Harbiye mi derken
Harbin ortasında kalakalırsın.
Bu savaş son şansın.
Evine dön!

Bir cevap yazın