*Kahramanı elinden alınmış, bir kız çocuğunun ellerini tutarım…*
Yazı düşlerim, hiç baharı kalmamış ömründe,
Ne idi hayatı sorgulatan sana dününde!
Hakkı değildi toprağına susuz kalmış günün;
Hasret ki umuda yazılmış çile ölümünle!
Başaksız bırakarak doğacak güzel günleri…
Aldatmak ölümü bu, nedir ki kaçmak değil de!
Dağların da yalnız şimdi, bir benim sana dargın,
Yalnızlık sade seninle değil, bir de gülünle…
Saçları okşanmamış ürkek nihânı düşlerim,
Sensizlik senden beridir, acı olmuş dilinde…
Gözleri dolu dolu baharın elini tutarım,
Gülüşü gizlenir İstanbul yüklü kulesinde…
Ağlamaktır ona kalmış yâdigarın belli ki;
Sonra sararır düşer yaprakların suretinde…
Toprak atılmış çocukluğun tatlı yıllarına,
Karanlık gibidir; ondan hâlâ durur üstünde…
Beyhûde çırpınıştır gayrı sevmek ve eksiktir…
Medet umar, gecenin aksini saklar sesinde…
Senden sonraya hayâller; senden tükeniş, hüzün!
Bilsem saracağım fakat bilinmez neresinde…
Yazı düşlerim hiç baharı kalmamış ömründe!
Ne idi seni yaşamaktan soğutan dününde…