Ben güvercin uçurunca
Ölüler kalkar,
Şen şakrak masalarda
Başlarlar şarkı söylemeye
Güle oynaya…
Bakarlar ki yoklar aynada.
Gölgeleri görünmüyor,
Geceleri sokakta
Ha söndü ha sönecek o lambada.
Ben güvercin uçurunca
Danslar başlar diriler arasında.
Bulamamışlar ki kendilerini,
Şu onulmaz dünyanın
Tavlayıcı bir bakışında
Mezar taşları “tek taş”a döner.
Ben güvercin uçurunca,
Bir araya gelmez denen çiftler,
Dokuz ay on güne kalmaz
Çocuk doğururlar
Bir hastanenin koridorunda.
Ben güvercin uçurunca diyorum;
Biter bomba sesleri,
Biter çocukların ağlaması,
Biter Afrikalı bebelerin açlığı,
Biter ihtiyar teyzenin bakıma muhtaçlığı
Ve de biter gençliğin her olaya karşı vurdumduymazlığı.
Ben güvercin uçurunca hür göklere,
Uyuyan güneşi uyandırır güvercinim…
Bir gelinin eşini ilk öpüşü gibi
İçten ve masum olur.
Ben güvercin uçurunca göklere
İnsanlığın acıları yok olur…