Ey geceyi gün eden
Damarlarımda akan kanı bir hevesle dolduran rüyalara
Ey ezanlardan kaçıp kaçıp da parklarda çocukları seyre dalan
Ey denizlerin ardında dalgalara meydan okuyan
Bir isyanı taşıyan yüreğinde
Memleket yürekli gözlerine mıh çaktığım sevgili
Tarih 10 Eylül hala
Koparmadım takvimin hiçbir yaprağını
Ve doldurmadım hala yarım bıraktığın bulmacanın son yaprağını
Yetmedi mi dallardan yaprak döken sonbaharın acı hatırası
Yetmedi mi sebepsiz yere ağladığın gecelerin günah yüklü perdeleri
Canımdan parça parça dökülen
Uykularımı perçem perçem bölen vakitsiz saatlerin gıcırtısı
Bu rüzgârlar ne için eser böyle
Nereden çıktı bu sonbaharın seni getirmeyen yağmurları
Nereden çıktı bu sokak çocuklarının
Soğuktan kapanmış gözlerinden acıyan gözlerle bakışları
Ben de gitmeliyim hırsızların koşar adım uzaklaşmaları gibi
Suça ortak oldukları pencere altlarından
Geçmemeliyim sokağından
Şarkı dinlememeliyim bir daha
Dağların kovuklarında münzevi doğmalıyım yeniden hayata
Ağaçların hışırtısı uyandırmalı beni artık pazar günleri
Bakıp köylülerin ekmekten bîtap düştüğü buğday tarlalarına
Şiirler yazmalıyım yeniden memleketime dair
Derelerin akarında balıkların atlayışlarını seyretmeliyim
Oturup bir çınar ağacının gölgesine
Okuyup deste deste göndermediğim tüm mektupları
Postacıların yolunu gözlememeliyim
Yırtıp yeniden başlamamalıyım bir kâğıdın orman kokusunun üzerine
Yokluğunda bahane aramamalıyım
Yokluğunda yanmamalıyım böyle günler boyu
Haykırıp dağa taşa bağırmamalıyım
Uyumalıyım sadece
Hep uyumalıyım
Hep uyumalıyım